(1933, mimarın ismini hatırlamıyorum ama tipik Corbusien. Onarmaktalar.)
(Museum Park'taki binanın tombiş kulesine bayıldım. Bu, ara dönemin eski tektoniğe ve eski teknolojiye sahip ama daha soyut bir geometrinin arayışındaki binalarına bayılıyorum. Bunlardan çok var.)
(Erasmus köprüsü gerçekten güzel. Heryerden güzel görünüyor.)
Rotterdam, NAI'deki sergiler, Museum Park, Kunsthal. Akşam Hotel New York, pek hoş bir restoran, yer bulabilmek için biraz türk aklı gerekti, ama oldu işte bir şekilde.
(Hotel New York. Bu nokta Amerika'ya gidip gelenler için merkez portmuş.)
Pazar günü öğleden sonra güneşi de görünce kendimi dışarı attım. Islaktı çimler ama ODTÜ'lüyüm ben, çim lazım bana.
(Kentin eski kapısı bu yattığım yer. Vermeer'in bu kapıyı gösteren bir resmi var -kapı en sağda. Vermeer Delft'li bu arada, bilmeyenler için, "İnci Küpeli Kız" yani, izlediyseniz, aha bu memleket işte.)
Güneş çıktığı zaman özellikle, kanalların üstü bir çeşit yosunla kaplanıyor, bazen tamamen kapatarak. Özellikle küçük kanallar bi değişik oluyor. Bir gece yürürken, kendi kendime "tehlikeli valla, bir gece dönüş yolunda kafam da güzel olursa, ta ordan dolaşacaıma şuracıktan geçiversem ya diyip kanala dalarım ben" diye düşünüyordum ki, Alper "ben bir gece şurdan geçivereyim diyip bunun üstünde yürümeye kalkabilirim kesin" dedi. His bu yani...
Bu arada gecikmiş bir not; henüz burda makinam olmadığı için fotoları hep Alper'den alıyorum. Bunlar hep onun çektikleri yani, kredisini vermeli :) Aksi belirtilmediği sürece foto: Alper S. Alkan. Yukarıda ayağımın ve eski kapının olduğu mesela, onu ben çektim. Düzgün referans vermeli, PhD olcam yarın öbürgün..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder