Bahar geldi buralara! (Ya da yaz belki, hollandalılar anında askılı-şort-parmakarasıterlik'e geçtiklerine göre görüp göreceğimiz sıcak bu herhal.) Uzun güzelim bisiklet gezilerine sonbaharda kaldıımız yerden devam o halde:)
Bi dizi tatil. 30 nisan, kraliçenin doğum günü (bunun diil, annesinin. ölü olanın doğum gününü kutluyorlar), 1 Mayıs (insan gibi 1 mayıs, bizdeki gibi cop kaşıntısını giderme ve insanlar tarafından yönetilmediimizi hatırlama bayramı diil), sonra 4 mayıs, 2. dünya savaşında ölen hollandalıları anma günü (schindler listten hayat güzeldire ne kadar anti-nazi filmi varsa gösterdiler tvde), 5 mayıs da mahiyetini tam kavrayamadığım bi dini bayram..
Kraliçe gününü Alperlerle amsterdamda diil delft'te geçirdim. güzeldi buralar da, yine bi yığın bit pazarı, her sokak ve meydanda sahneler, arka arkaya konserler, insan seli, bira. koca bi kent hep beraber eğlenebiliyo bu insanlar, hatta o gün, koca ülke, tek tek her kent.
Başka; Dave Douglas Quintet'i dinledim. Dünya çapında möhim bir jazz adamı Rotterdam'da küçücük bi salondaydı, ve o salonun da yarısı boştu. Konser muhteşemdi, dolu dolu müzik işte. sadece dedim, bi gitar lazımdı, yokluğunu hissettim ben, gıcık Jose de dedi ki, evet ben onları lizbonda bill frisell ile birlikte dinlemiştim, haklısın. (gıcık, çünkü hep böle, kimin adını ansam, he evet ben onları şu yıl şurda dinledim, şunları 3 kez dinledim, bunları 5 kez. kıskanıyo insan.)
8 ay oldu buraya göçeli. artık bir yerleşme hissi oluşuyor yavaştan. bişeyler alıyorum kendime, ihtiyaçlar, eşya (;şeyler). amfi aldım gitara, kolon aldım bilgisayara, yeni bir kitaplık oluşmakta (ama yaşlılık işte, yeni kitaplardan çok ankaradakilerin ingilizceleri bunlar). sonra başka işaretler var; kimseyle sözleşmeden buluşmak her zamanki yerlerde, her öğle yemekten sonra kahve içmeye gittiğimiz yerdeki kızın biz bişey söylemeden "1 espresso, 1 regular, right?" demesi, tam "sigara alacaktım ama kalmamış herhalde" diyip çıkarken ben, ispanyol bakkalın "seninki gauloisesdı di mi" diyip tezgah altından bir tane çıkarması. falan. güzel şeyler bunlar.
Bir de doğum günüsü geçti:) Alper ve Sevinç'in Beestenmarkt'ta apple pie üstü mum sürprizi:) Yurtta internet sorunu, hiçbir yere bağlanamayıp sadece skype çalışıyorken özgemin bana skypetan facebookdaki eş dost mesajlarını okuyuşu:)
Müzik; şu aralar dönüp duran Gentle Giant. Özellikle 70den ilk albümleri. Bu albümle ilgili çok sevdiğim şeylerden biri kapağı olmuştur her zaman. Bir kapak grubun (ve o albümün) adına ve müziğe bu kadar yakışır. Hem de nasıl sevimli, nasıl sevimli:)