Başka önemli binalar da gördük, Utrecht'te üniversite civarına gitmişken. Koolhaas'ın Educatorium'u (1997) ve Wiel Arets'in kütüphane binası (2004). Öğrenci jargonuna "fold yapmış" ve "black box yapmış" ifadelerinin girişine önayak olan binalar.
Buraya böyle binalarla ilgili bişeyler yazarken olası okuyucu grubunun karışıklığı işi zorlaştırıyor. Blogu sürekli takip eden çekirdek grubun Ankara'daki yakın arkadaş grubu olduğunu biliyorum, temel hedef kitle mimar olmayan bi grup yani. Ama okuldan da insanların zaman zaman açıp baktıklarını biliyorum. Temel bilgi de onlara abes.
O yüzden aslında aktarılan temel şey şu; gittim benim için önemli olan, yaptığım işle ilgili mühim bazı şeyleri yerinde gördüm, ey eş dost, yani demeyin ki, Bilge'yi de gönderdik oraya ama anca bira içip göbeini kaşıyo..
Cuma akşamı küçük bir grup Alper'lerde yemek yiyip sohbet ettik. Onların burdaki ilk kabulüydü, ama nasıl özlemişiz ki bu ev muhabbeti işini, tatlı tatlı sohbet etmesiyle, bağıra çağıra politika tartışmasıyla falan her şeyiyle, eh biz kalkalım artık dediğimizde sabah yediydi. Üç ay önceydi en son, veda yemeğinden sonra eve gittiğimizde. En tatlı şeylerden biriydi, hep beraber bir yere gidilip de kalkıldığında insanları kandırıp toplayıp eve götürmek..
Şarkı: Geçenlerde Mr. Bungle'ı anmıştım, ondan bişii koyayım. California'dan Ars Moriendi. Ellerine aldıkları materyale 4 küsür dakika içinde yaptıkları müthiş. Ve bu şarkıyı dinleyip de Balkan müziği ve bilmem ne karışımı bir grup sanmayın, bu şarkı için canları öyle istemiş. Böyle bir ikinci şarkı da yok (galiba). Bunu herhangi bir şeyle yapabiliyorlar.
1 yorum:
Bence de kendimizi evde hissettiren bir geceydi:) Böyle bir muhabbetli geceyi en son Ankara'da sizde yaptığımızı da sen söyleyince hatırladım, hakkaten çok olmuş yaa... Mr. Bungle'ı dinledim, emprovize mi gerçekten bu şarkı, çok şaşırdım:)
Yorum Gönder