Sonra akşam Olgunun geçişini (ki beş kişiden birini bıraktılar, adam doktorasına devam edemeyecek yani) kutlamak için gene geçen haftaki yere gittik, sohbet muhabbet.. İlginç bişii oldu bu arada, bardaki adamlardan biri bir anda celallenip başka bir adama daldı, iki yumruk salladı, araya girdiler. İlginç olan sonra ikisi de hala aynı barda ayrı ayrı masalara oturdular. Biri çan çan sööleniyodu, herhalde o bööle yaptı da bunu hakketti de falan diye. Diğeri (ki daha genişçe olan) sadece oturup birilerinin ona getirdiği selpaklarla kanayan burnunu temizliyordu. İlginç olan, ya da bizim için alışılmadık olan; öncelikle böle ortalık yerde kavga etmezsin, kavga edicekler disari cikar (ki aslında bu burda da bööleymiş, yanımızdaki hollandalı arkadaş bu çok sıradışı dedi), ikincisi eğer dayak yediysen çeker gidersin. Bu burnu kanayan adam kendisini döven adamın iki masa yanına oturdu, diğeri önce kalktı gitti, sonra bu burnunu falan temizledikten sonra önce barmenden sonra herkesten özür diledi ve sonra o da gitti. Hiç bi şi anlamadık. bu kadar medeniyseniz yumruklaşmayın arkadaşım. Ki bunun üstüne ben "hayatım boyunca ne bir insana bir fiske vurdum ne de birisi bana ve bununla çok gurur duyuyorum" dedim ki, yine olmadı ayıp ettim. Çok pot kırdım yani bu akşam...
9 Kasım 2007 Cuma
Bugün nihayet kendimi burada akedemide hissettim. Çünkü nihayet bir free drinks-free food akşamı yakalayabildim. Urbanism bölümünde go-no go sunuşları vardı ve Olgu sunuşa çıkacaklardan biriydi, ve aslanlar gibi diğer tüm sunuşları ezen harika bir sunuş yaptı. E biz de onu alkışlamak için oradaydık tabi. Akşam sunuşlardan sonra, elbette kokteyl, ve akademisyen milletinin şu hayatta başka ne lüksü vardır ki, ara sıra rektör ya da dekanın üç bira-üç şarap ve beş kurabiye bi avuç fıstığın parasını ödemesinden başka. Nasıl tatlıdır ama.. (PhD Comics'de bununla ilgili devasa bir külliyat var) Tüm o karmakarışık şeyleri sonuna kadar dinleyip anlamaya çalışmamızın ödülü olan biraları içip felaket tuzlu olduu halde ilginç bir şekilde çok da lezzetli olan kanepeleri atıştırırken pek de güzel bir sohbet ortamı yakaladık. Bir portekizli, bir brezilyalı, bir endenozyalı, bir türk; olgunun sunuşunun ardından gecekondularla ilgili o müthiş cahil soruyu soran hollandalı kadını hep beraber yerden yere vururken ve oryantalizmden ve koloniyalizmden falan bahsederken (indonezyalı kız diyordu ki ben hollandanın 350 yıl sömürdüğü bir ülkeden kalkıp hollandaya gelip koloni mimarlığı üzerine çalışıyorum ve hala açıkça "colonization" ya da "slavery" diyemiyorum, tepki gösteriyorlar) yanımıza gelen başka bir arkadaşa "devrimden ve hollandada yönetimi ele geçirmekten bahsediyoruz ama seni zaten pek ilgilendirmez çünkü sen belçikalısın" diyoruz. Sonra ben gaza gelip belçikalı askerlerle ilgili bildiim fıkrayı anlatıyorum, herkes pek gülüyor ama ben bu sırada "sen kendi ülkenle istediin kadar dalga geçersin ama başkası senin ülkenle dalga geçtiinde çok ayıptır" kuralını hatırlıyorum ve sıçtığımı toparlayabilmek için "keşke ben de ülkemin askerleriyle dalga geçilen anti-militarist bir ülkeden gelsem" temizlik harekatına girişiyorum ve bu konuda samimiyim de, ne olsa "her türk asker doğar"dan iyidir. Bu arada, bundan önce ya da sonra, brezilyalı olan ciddi soruyu soruyor; portekizlilerin kimsenin ciddiye almadığı yumuşacık devrimler yaptıkları, brezilyalıların bu geleneği muhtemelen onlardan aldıkları ama bizim türkiyede her dönüşümün nice başlar götürdüğü muhabbetinden sonra, "türkiyede bir çeşit kanlı ikinci devrim dalgası mı yükseliyor" diye, devrim derken karşı-devrimi kasdederek, Zappa'nın nükleer savaşla ilgili sözünü hatırlatıyorum, "I don't think there will ever be any nucleer war, cause there is too much real estate involved" dedii, yani bu ülke dibine kadar global boka battı, kimse kassa da başka bişi yapamaz diye. Hepsi bizim ülke de öle, bizimki de öle diye onaylıyor.
Sonra akşam Olgunun geçişini (ki beş kişiden birini bıraktılar, adam doktorasına devam edemeyecek yani) kutlamak için gene geçen haftaki yere gittik, sohbet muhabbet.. İlginç bişii oldu bu arada, bardaki adamlardan biri bir anda celallenip başka bir adama daldı, iki yumruk salladı, araya girdiler. İlginç olan sonra ikisi de hala aynı barda ayrı ayrı masalara oturdular. Biri çan çan sööleniyodu, herhalde o bööle yaptı da bunu hakketti de falan diye. Diğeri (ki daha genişçe olan) sadece oturup birilerinin ona getirdiği selpaklarla kanayan burnunu temizliyordu. İlginç olan, ya da bizim için alışılmadık olan; öncelikle böle ortalık yerde kavga etmezsin, kavga edicekler disari cikar (ki aslında bu burda da bööleymiş, yanımızdaki hollandalı arkadaş bu çok sıradışı dedi), ikincisi eğer dayak yediysen çeker gidersin. Bu burnu kanayan adam kendisini döven adamın iki masa yanına oturdu, diğeri önce kalktı gitti, sonra bu burnunu falan temizledikten sonra önce barmenden sonra herkesten özür diledi ve sonra o da gitti. Hiç bi şi anlamadık. bu kadar medeniyseniz yumruklaşmayın arkadaşım. Ki bunun üstüne ben "hayatım boyunca ne bir insana bir fiske vurdum ne de birisi bana ve bununla çok gurur duyuyorum" dedim ki, yine olmadı ayıp ettim. Çok pot kırdım yani bu akşam...
Sonra akşam Olgunun geçişini (ki beş kişiden birini bıraktılar, adam doktorasına devam edemeyecek yani) kutlamak için gene geçen haftaki yere gittik, sohbet muhabbet.. İlginç bişii oldu bu arada, bardaki adamlardan biri bir anda celallenip başka bir adama daldı, iki yumruk salladı, araya girdiler. İlginç olan sonra ikisi de hala aynı barda ayrı ayrı masalara oturdular. Biri çan çan sööleniyodu, herhalde o bööle yaptı da bunu hakketti de falan diye. Diğeri (ki daha genişçe olan) sadece oturup birilerinin ona getirdiği selpaklarla kanayan burnunu temizliyordu. İlginç olan, ya da bizim için alışılmadık olan; öncelikle böle ortalık yerde kavga etmezsin, kavga edicekler disari cikar (ki aslında bu burda da bööleymiş, yanımızdaki hollandalı arkadaş bu çok sıradışı dedi), ikincisi eğer dayak yediysen çeker gidersin. Bu burnu kanayan adam kendisini döven adamın iki masa yanına oturdu, diğeri önce kalktı gitti, sonra bu burnunu falan temizledikten sonra önce barmenden sonra herkesten özür diledi ve sonra o da gitti. Hiç bi şi anlamadık. bu kadar medeniyseniz yumruklaşmayın arkadaşım. Ki bunun üstüne ben "hayatım boyunca ne bir insana bir fiske vurdum ne de birisi bana ve bununla çok gurur duyuyorum" dedim ki, yine olmadı ayıp ettim. Çok pot kırdım yani bu akşam...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder