23 Mart 2008 Pazar

Bir paskalyayı daha idrak etmenin bilinciyle cumayı pazartesiye bağlayan tatilin keyfini sürmekteyiz:)

Escher müzesi. Gördüğüm en keyifli, ilgi çekici, eğlenceli müzelerden. Zatın kendisine olan hayranlığımızın da etkisi olsa gerek, ama yine de 4 saat içeride kalıp museum-fatigue denen şeyi hissetmemiş olmamız müzeye de bir pay çıkarıyor.

Den Haag. (ya da the Hague. Ya da, komik derece geç farkettiğim üzere Lahey. "aa, Lahey'le Hague aynı şey miymiş?". ilahi bilge.) Fani gözlerim şu dünyada bir Meier binası da gördü sonunda. (Richard Meier 1. sınıfta ilk kahramanlarımdandı)


Akşam kızlarla Rotterdam'da bir osmanlı restoranında yemek. (Oğlan milleti memleketlerinde hep, Jose dahil.) Rakı, meze, kahve, fal; tam. Herşey lezzetli ama porsiyonlar pek küçük..

Hiç yorum yok: